Yara, deri bütünlüğünün çeşitli sebeplerle bozularak, canlı dokunun yapı ve fonksiyonel işlevini sürdürememesidir. Yara bakımında amaç; mümkün olan en kısa sürede doku onarımını sağlamak, bozulmuş olan deri yapısı ya da fonksiyonel durumu düzeltmek, enfeksiyonu önlemek, akıntı ve ödemi azaltmak, ağrıyı azaltmak ve en iyi estetik sonuca ulaşmaktır. Günümüzde ısı ve nemin yara iyileşmesi ile doğru orantılı olduğu, yeterli ısı, nem ve oksijen olduğunda dokulardaki hücrelerin yeniden yapılanmasının hızlandığı bilinmektedir. Yara yatağının hazırlanması, zaten kendiliğinden iyileşmekte olan yara için en uygun şartların hazırlanması ve sürecin hızlandırılmasıdır [1].
Resim 1: Yara örtüsü [4]
Gelişmiş Yara Örtüleri:
Aljinat örtüleri
Poliüretan şeffaf filmler
Hidrojel örtüler
Hidrokoloid örtüleri
Köpükler
1.) Aljinat Örtüleri:
Liflerin şişmesiyle yara yüzeyinde oluşan jel, yara iyileşmesi için nemli bir ortam sağlar. Antibakteriyel etkileri az olsa da, bakteriler pasif olarak jel içerisinde hapsolur ve örtü değişimi ile uzaklaştırılabilir. Alginatların ağrıyı azaltıcı ve hemostatik etkileri de vardır. Kalsiyum iyonları vücuttaki sodyum iyonlarıyla yer değiştirerek liflerin bir kısmı alginata dönüşürler [1,2].
Resim 2: Aljinat örtüleri iyon değişimi [2]
2) Poliüretan şeffaf filmler:
Bir yüzü akrilik, diğer yüzü poliüretan olan bu şeffaf sentetik yara örtüleri yarı geçirgendir. Bu şekilde, havayla taşınan mikropların yaraya ulaşmasını önlerken, yaranın havadan oksijen almasını sağlar. Bu yara örtüleri çoğunlukla kuru yaralarda kullanılmakta olup, nemli bir yara ortamı oluşturulabilmektedir. Hafif ve esnek olup, yara yüzeyi ile iyi uyumluluk gösterdiğinden sürtünmeye karşı deri hasarını önler [1,2].
3) Hidrojel örtüler:
Hidrojeller, %90-95 su içeren polimerlerden oluşur. Özelliği yüksek derecede bulunan yaranın akıntısını emer. Yaranın yüzeyine yapışmaz. Yaranın ateşini düşürerek serinletici bir etki yaratırlar. Mikroplara karşı durabilme özellikleri zayıf olduğundan koruma amaçlı ikinci bir örtü gerektirirler.
Su ve buhar geçirgenliği olup, kolaylıkla yaradan ayrılabilmektedir çünkü örtü ve yara arasındaki nemli ara yüzey, örtünün yaraya yapışmasını engeller. Ayrıca hidrojel örtülerle birlikte yaraya ilaç uygulanabilmektedir [3].
4) Hidrokoloid örtüleri:
Hidrokoloid yara örtüleri çözülmüş hidrofil polimer taneciklerinden oluşmaktadır. Yara akıntısı ile temas ettiğinde hidrofil tanecikler, fazla sıvıyı emip jele dönüşür ve 7 gün yara üzerinde kalabilir. Bu örtüler hem ıslak hem de kuru dokulara yapışma eğilimi gösterirler. Yapışkan özellikli olduğundan çıkarma sırasında hassas deriye zarar verebilirler [3].
5) Köpükler:
Köpükler, hem esnek hem de yüksek emiş kapasitesine sahip polimerik ve silikon bazlı yara örtüleridir. Bunlar sünger gibi kombine edilerek kullanılırlar. Derin yaralarda boşlukları doldurup, zamanla genişleyerek yaraya tam uyum sağlarlar. Yaraya yumuşak bir basınç uygulayarak yaranın kapanmasını ve oksijenlenmesini arttırarak ödemi azaltırlar. Islak yara yüzeyine yerleştirildiği zaman, yara sıvısı köpük içerisine emilmekte ve örtünün diğer tarafına gönderilmektedir [1,2,3].
Kaynakça:
Erişim Adresi: https://www.ahmetakgul.com.tr/index.php/uzmanliklar/yarabakimi/2128-en-yeni-yara-tedavileri Erişim Tarihi: 2020-12-22
Savcı, A., “Yara Bakımında Güncel Gelişmeler ve Kanıta Dayalı Uygulamalar”, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, ANKARA.
Selvaraj Dhivya, Viswanadha Vijaya Padma et al.BioMedicine (Netherlands), 5, 4, 12 2015.
https://www.researchgate.net/figure/Bacterial-cellulose-for-wound-dressing_fig4_325864402 Erişim Tarihi: 2020-12-22
Comments